Yasin KEKLİK


13592320_1779821678920060_6420939616311557703_nBiraz kendinizden bahseder misiniz?

2004 Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümü mezunuyum. Atandığım yıldan beri yani 11 yıldır Milli Eğitim de çalışıyorum. Bunun üç yılı öğretmenlikle, iki yılı idarecilikle geçti. 6 yıldır da burada İl Milli Eğitim Müdürlüğü Bilgi İşlem ’de çalışıyorum.

Üniversitede ki öğrencilik yıllarınızda neler yaptınız? Keşke yapsaydım dedikleriniz var mı?

Çok aktif bir öğrenci değildim. Burada, İstanbul da, doğup büyüdüm,  üniversitemde İstanbul’daydı. Evden okula, okuldan eve gidip geliyordum. Ekstra bir şey yoktu. Açıkçası öğrenciliğin keyfini öyle çok çıkararak yaşamadım. Biraz daha aktif bir öğrenci olsaydım daha iyi olabilirdi. O zamanlar bizim üniversitenin kampüsü yeni kuruluyordu. Davutpaşa Kışlası’ydı. Sonradan üniversiteye çevirdiler. Çok fazla sosyal aktivite imkânı yoktu. Yeni yeni yapılanıyordu. Şimdi çok güzel oldu. Tabi bunda üniversitenin herhangi bir kabahati yok. Ben sosyal aktivite bulmak isteseydim bulurdum. Ama olmadı.

İş hayatına nasıl başladınız?

KPSS’ye girdim. İstanbul’un en iyi ilköğretim okullarından birine atandım. Orası atanabilecek en güzel yerlerden biriydi. Bizden önceki dönem nasıl olsa atanırız diyerek işi hafife aldı. Onların bazıları KPSS'ye takıldılar. Bizim içinde iyi bir örnek oldular. Böyle olmuyormuş diyerek oturduk çalıştık. O zamanlarda KPSS kursları bu kadar popüler değildi. Dershane, kurs değil de kendimiz kitaplardan çalıştık. Bizim hocalarımız bize son on beş gün kurs tarzında bir şeyler yapmıştı gönüllü olarak. Halen yapıyorlar mı bilmiyorum ama bize çok faydası olmuştu. Pedagojik derslerle alakalı, ölçme değerlendirmeyle ilgili vs. günde birkaç saat olan iki hafta süren bir etkinlikti. Bunun çok faydasını gördüm.

Şu an çalıştığınız yerde tam olarak neler yapıyorsunuz?

Burada ardı ardına sayacak olursam çok kalem iş var. MEBBİS, e-okul gibi Milli Eğitim Bakanlığı’nın modülleri var. Bunların yetkilendirme ve şifre işlemlerini bölüm olarak biz yapıyoruz. Bakanlıkla koordinasyonunu sağlıyoruz. Bölümlerin tıkandığı noktada bakanlıkla iletişime geçip problemlere çözüm bulmaya çalışıyoruz. Yine bakanlığın kullandığı pek çok modül var. Bunlarla ilgili bakanlığın ilde ki temsilcisi durumundayız. Bunun dışında İl Milli Eğitimde aktif kullanılan 400 küsür tane cihazımız var. Bunlara teknik servis hizmeti veriyoruz. Format atıyoruz. Program yüklenmesi gerektiğinde program yüklüyoruz vs. DYS diye bir evrak yönetim sistemimiz var. Bunun koordinasyonunu sağlıyoruz. İl Milli Eğitim de çalışan kişilere eğitimini veriyoruz. Aynı zamanda ilçelere de destek veriyoruz. Bununla ilgili sorunlarla karşılaşıldığında bize geliyor. İl’in web sitesini biz güncelliyoruz. Haber dışında, duyuru ekleme ya da benzeri şekilde güncelleme gerektiğinde biz yapıyoruz. Kurumnet diye bir sistemimiz vardı, ona biz burada destek veriyorduk. Yani ekstradan Bilgi İşlemle ilgili ne varsa bize geliyor. Onları yapmaya çalışıyoruz. Böyle saydığıma bakmayın. Bunlar çok zor işler değil. Herkesin yapabileceği sıradan işler. Bakıldığında çok iş var diyebilirsiniz. Ama bunlar orta düzeyde bilgisayar kullanım bilgisine sahip herkesin yapabileceği basit işler.

Yıldız Teknik Üniversitesi BÖTEli olmanın avantajları nelerdir?

Başka bir üniversiteden de mezun olsam, yine KPSS ile atanacaktım. Özel sektörde ilk işiniz de üniversitenin bir etkisi, faydası oluyordur mutlaka. Devlette memur olduğunuz zaman Marmara’dan da Boğaziçi’nden de mezun olsanız bir şey değişmiyor.

BÖTE bölümünün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

BÖTE 1990’lı yılların sonunda ortaya çıkan bir bölüm. O dönemde amaç ilköğretimlerde bilgisayar okuryazarlığını çocuklara öğretebilecek ve materyal geliştirmeye yardımcı olabilecek öğretmenler yetiştirmekti. Fakat yeni bir bölüm olduğu için o alanda yetişmiş Türkiye’de yeteri kadar kişi yoktu. Dolayısıyla diğer bölümlerden bu konuya ilgi duyan kişileri BÖTE bölümlerine toplayarak bir bölüm oluşturmaya çalıştılar. Hem bölümün hedefleri  itibariyle, hem de tecrübe eksikliği nedeniyle  içerik biraz zayıf kalmış olabilir. Şu an bölüm gerekli  olgunluğa erişmiş ve  kendini geliştirmiş olabilir ama ilk dönemler böyleydi. Geleceğinin ne olacağı ile ilgili düşüncem ise şöyle; bunun biraz da eğitim politikasıyla ilgilenen kişilerin bu konuya bakış açılarıyla alakalı olduğunu düşünüyorum. Yani BÖTE’ye ya da bilgisayar öğrenimine, bilgisayar okuryazarlığına ne kadar değer verdikleri, olaya nasıl baktıklarıyla alakalı olarak şekillenebileceğini düşünüyorum. Zaman zaman bu politika belirleyicilerinin; “Bilgisayar öğretmenlerine ihtiyaç yoktur. Zaten çocuklar bilgisayar biliyor.” tarzında konuşmalarına  şahit olduk. Dolayısıyla geleceği konusunda net bir şey söylemek çok mümkün değil. Ama bunun olumlu ya da olumsuz olacağının, eğitim politikalarında söz sahibi kişilerin bu konuya bakış açılarıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Bir de programlama anlamında, materyal geliştirme anlamında olsun birçok konuda çok yeterli dersler verilmediğini ve bu konunun biraz daha geliştirilebilir olması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda sanırım o zamanlar asistan olarak başlayanlar Doçent olmuştur. Onlar da kendilerini geliştirdiler. Eskiye göre çok daha iyi durumda olduklarını düşünüyorum. Dolayısıyla eksik verildiğini düşündüğüm dersler konusunda bir tecrübeye sahiplerdir.

BÖTE öğrencilerine önerileriniz nelerdir?

İşinizi en iyi şekilde yapmaya çalışın. Sonuçta karşınızda olan kitle bu ülkenin geleceği ve sizin de onların eğitiminde ve dolayısıyla ülkenin geleceğinde bir etkiniz olacak. Bu bir sorumluluk işi, o sorumluluğu hissedip kendinizi mümkün olduğu kadar geliştirmeye bakın. “Ya bilgisayar işte canım ne olacak sanki.” demeyin. Siz işinizi önemserseniz, çocuklarda önemsiyorlar. Çünkü ben öğretmenliğim döneminde bunu yaşadım. Siz işinizi önemsemezseniz, sınıfa girip öğrenciye dersin önemsiz olduğunu hissettirirseniz, onlar da bundan etkileniyorlar. Derste laubali davranıyorlar ya da verdiğiniz şeyleri önemsemiyorlar. Ama gerçekten o dersi, okulun en önemli dersiymiş gibi onlara hissettirebiliyorsanız o zaman çocuklarda önemsiyorlar. Daha ilgili oluyorlar. Mesela bir arkadaşımla hep şunu tartışıyorduk; “Ya acaba bu çocuklara kodlama dersi mi versek? Bu çocuklar kodlama yapabilir mi?” Arkadaşım geçen Kasım ayından itibaren bir proje yaptı ve çocuklara kodlama öğretti. Geçen hafta da Kodlama ile ilgili bir yarışma yaptılar. Çocuklar C++ ‘da kod yazdılar. 8. Sınıf öğrencileri ama çok iyi kod yazdılar. İsteyince oluyor. Çocuklar da bu kapasite var.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir